GELENEKSEL ve TAMAMLAYICI TIP (GETAT)

Dünyada ve toplumumuzda bin yıllar öncesinden günümüze uzanarak uygulanmakta olan geleneksel tedavi yöntemlerini günümüz modern tıbbıyla birleştirerek bünyesinde barındırır. 2014 yılı itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı'nın mevzuatında resmi olarak tanımlanmış ve yüyürlüğe girmiş olan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT) bünyesindeki tüm tedavi yöntemlerinin toplanmış olduğu disiplinlere verilen genel isimlendirmedir. GETAT mevzuatı ile ana hedef, bu uygulamaların yetkisinin ruhsatsız ve bilinçsiz kişilerden, profesyonel ve işinin ehli kişilere verilmesidir. Böylece hastane ortamında ve konu ile ilgili eğitim almış hekimler ve yardımcıları tarafından uygulanan ve asiste edilen yöntemler olarak hem hastalara zarar verilmenin önüne geçilmiş hem de modern tıp ile birlikte kullanılarak sinerjik etki ile çok daha verimli sonuçlar alınması hedeflenmiştir. Akapunktur Uygulaması Nedir? Vücut derisinde bulunan bazı özel alanlara (Akupunktur noktalarına ) akupunktur eğitimi almış bir akupunktur uzmanı tarafından, belirli bir süre iğne, lazer veya ultrason dalgaları uygulayıp uyarma işlemine denir.Akupunktur bu anlamda bir denge tedavisidir. Akupunktur’a göre hastalıklar enerji dengesi bozukluğundan ortaya çıkar ve bu denge tekrar korunduğunda da hastalar iyileşirler.İnsan vücudunun kendi kendini onarım gücü çok yüksektir ve bu gücü harekete geçiren belli uyarı noktaları vardır.İnsan vücudundaki belirli akupunktur noktalarına iğneler sayesinde yapılan uyarılarla organizmanın hemen her yerine ulaşabilecek haberler iletilmektedir. Bu iletişim, akupunktur noktasını oluşturan hücrelerden lokal hücresel uyarıların sinir terminallerine ve son olarak da beyne ulaşır.Beyin de bu uyaranı gerekli organlara ulaştırır ve ilgili organ ve uzuvlardaki enerji dengesi düzelir. Akupunktur uygulaması toplumdaki bireylerin hastalanmaya karşı tedbir almalarına veya hastalandıktan sonra modern tıbbi tedavinin tamamlayıcısı amacıyla hizmet vermektedir.

KUPA TERAPİSİ

Kupa Terapisi nedir? Kan dolaşımını arttırmak ve iyileşme sağlamak için bölgesel vakum oluşturmaya dayanan köklü tedavi yöntemine kupa terapisi denir. Kupa Terapisi çeşitleri nelerdir? Kuru Kupa Terapisi ve Yaş Kupa Terapisi (Hacamat) olmak üzere iki şekilde uygulanır. Kupa Terapisi nasıl etki eder? Ana mekanizması bölgesel kan akımının arttırılmasına dayanır. Kuru Kupa Terapisi ile kan akımı arttırılarak vücuttaki atık maddelerin yoğun olarak toplandığı belli noktalardaki tıkanıklık açılmaya çalışılır. Kuru Kupa Terapisi’nde elle yapılan masaja nazaran daha fazla sağlanan kan akımıyla hücrelerin beslenmesi artar ve karbondioksit atılması sağlanır. Yaş Kupa Terapisi (Hacamat) ile ise yine vücuttaki atık maddelerin yoğun olarak toplandığı noktalardaki kirli kanın kılcal damarlardan ve ince damarlardan vücut dışarısına alınması sağlanır. Kupa Terapisi kimlere uygulanabilir? Tıbbi Hacamat tedavisi doktor kontrolünde yapılırsa iki (2) yaşından büyük herkese uygun dozlarda yapılabilir. Kupa Terapisi kimlere uygulanamaz? Tramboflebit (damarda pıhtı), Aktif yaralar, cerrahi yaraları, Dekompanse (kontrol altında olmayan) kalp hastalığı, Anemi (Hemoglobin düzeyinin 9.5 mg/dl atın olması, kansızlık), Hemofili (kan hastalıkları), Kanama-pıhtılaşma bozukluğu bulunan hastalar için Kuru Kupa Tedavisi uygun değildir. Ayrıca Antiogregan (kan sulandırıcı) ilaç kullanılması durumunda ve arisin doğrudan üzerine kupa-hacamat uygulanmaz. Yaş Kupa Terapisi (Hacamat) Uygulaması’nın öncesi ve sonrasında nelere dikkat etmeliyiz? Uygulamadan en az 24 saat önce ve uygulama gününde hayvansal besin (et, balık, tavuk, yoğurt, peynir gibi gıdalar) tüketimi azaltılmalıdır. Uygulamadan en az 24 saat önce Aspirin ve kan sulandırıcı ilaçlar kullanılmamalıdır. Uygulama öncesi son üç saat bir şey yenmemelidir. Uygulama günü bitkisel çaylar ve kafeinli içecekler tüketilmemelidir. Kadınlar için özel günlerde uygulama yapılmaz. Uygulamanın 1 gün öncesi ve 1 gün sonrası cinsel ilişkiye girilmemelidir. Uygulaması sonrası 24 saat banyo yapılmamalıdır, yapılmak zorunda kalınırsa ılık su ile banyo yapılmalıdır. Uygulamadan hemen sonra bir bardak meyve suyu veya muadili bir içecek içilmelidir. Hacamat uygulanan noktalara kesinlikle dokunulmamalı ve ilaç sürülmemelidir. Günde 1,5-2 litre su tüketilmelidir. Günde 1-2 yemek kaşığı sirke (elma, üzüm veya alıç sirkesi) suya veya salataya eklenerek tüketilmelidir.

OZON TEDAVİSİ

Ozon gazı 1840 yılında C.F. Schanberi tarafından keşfedilmiş 3 atomlu renksiz, keskin ve karakteristik kokusu olan bir gazdır ve belirli miktarda ozon/oksijen karışımının vücut boşluklarına ya da dolaşım sistemine uygulamasıyla yapılan iyileştirici tedavilere ozon tedavisi denilmektedir. Ozon tedavisi vücutta ne gibi değişikliklere yol açmaktadır? Kanın oksijen taşıma kapasitesini arttırır, Bağışıklık sistemini güçlendirir ve düzene sokar, Virüs, bakteri ve mantar enfeksiyonlarını iyileştirebilir, Metabolizmayı düzenler, hızlandırır, Hücre yenileyici ve antioksidan etkileri vardır, Vücuttan toksinleri atar. Ozon tedavisinin faydalı olduğu hastalıklar nelerdir? Şeker hastalığı, Romotoid Artrit, Fibromiyolji, İltihabi hastalıklarda, Diyabetik ayak yaralarında, İyileşmeyen kronik yaralarda, Kronik yorgunluk belirtilerinde, Kilo vermek isteyenlerde. Ozon tedavisinin uygulama yöntemleri nelerdir? Major Otohemoterapi En yaygın uygulama yöntemidir. Bu yöntemde hastadan tek kullanımlık özel bir şişe içine alınan 50-100 ml kan burada ozon ile karıştırıldıktan sonra tekrar aynı damar yolundan vücuda verilir. Minor Otohemoterapi Kişiden alınan 2-5 CC kan, belirlenmiş dozda ozonla karıştırılarak kas içine enjekte edilmektedir. Torbalama Yöntemi Diyabetik ayaklar gibi kapanması güç yaraların tedavisinde uygulanan yöntemdir. Rektal Ozon Bağırsak hastalıklarında, belirli dozda ozonun rektal yoldan bağırsaklara verilmesi yöntemidir. Eklem İçine Ozon Verilmesi Eklem rahatsızlıklarında uygun bir iğne ile belirli dozda ozon gazının eklem içine verilmesidir. Subcutan (Cilt Altı) Uygulama Belirlenmiş doz ve hacimdeki ozon gazı, ince uçlu iğne ile cilt altına enjekte edilir. Ozon tedavisi kimlere uygulanmaz? Favizimde (Glikoz 6 Fosfat Dehidrogenaz eksikliği), Aşırı hormon yüksekliği ile giden hipertiroid hastalıklarda, İleri derecede kansızlık, kanama ve pıhtılaşma bozukluğu olanlarda, Kronik ve tekrarlayıcı pankreas iltihaplarında, Hamilelerde, Aşırı alkol kullananlarda, Yeni gelişmiş kalp krizi ve beyin kanamalarında.

SÜLÜK TEDAVİSİ

Tıbbi Sülük Tedavisi Nedir? Doğal ortamlarında yetiştirilmiş sülüklerin insan vücudunda hastalığının gerektirdiği hekim tarafından karar verilen akupunktur noktlarına tutturularak yapılan tedavidir.Tıbbi sülükler sanıldığı gibi kirli kanı emerek tedavi yapmazlar.Tedavi edici özellik kanın alınmasından değil emilirken vücuda verilen salgılardır.Bu salgılar başlıca hirsdin ve calin maddeleri barındırır. Kanın pıhtılaşmasını engelleyici (Antiogregan-Hirsdin ve Calin) Oluşmuş pıhtıyı eritir.(Fibrinolitik-Destoblase) Ağrı kesici (Eglins) Tansiyon giderici Mikrop öldürücü Bağışıklık sistemi düzenleyici Stres giderici (onksiyolitik) etkiye sahiptir. Kas gevşetici İdrar yaptırıcı etkileri oluşur. Tıbbi Sülük Tedavisi uygulaması toplumdaki bireylerin hastalanmaya karşı tedbir almalarına veya hastalandıktan sonra modern tıbbi tedavinin tamamlayıcısı olmak amacıyla hizmet vermektedir.

FİTOTERAPİ

Fitoterapi, bitkilerin insan sağlığı alanında nasıl kullanılabileceğini inceleyen bilim dalıdır. Fitoterapi, bitkilerin tamamı veya bazı bölümleri kullanılarak hazırlanmış doğal ilaçlarla hastalıkları önlemeyi ve tedavi etmeyi amaç edinen çok eski çağlardan günümüze kadar uygulanan en eski doğal tedavi yöntemidir. Günümüzde ise zinde bir yaşam ve hastalıkların önlenmesi için çok yardımcı bir tedavi yöntemidir. Bitkiler aslında sadece hasta olduğumuzda değil hasta olmadan da kullanmamız gereken bağışıklık sistemimizi kuvvetlendiren çok güçlü ilaçlardır. Fitoterapi hangi hastalıklarda kullanılabilmektedir? Migren ve diğer baş ağrıları, Alerji, cilt hastalıkları, Astım, solunum yalları hastalıkları, Osteoporoz, Uyku problemleri, Tansiyon hastalıkları, Şeker hastalığı, Aşırı kilo, kilo alamama, Böbrek ve idrar yolları hastalıkları, Mide, bağırsak hastalıkları.

MEZOTERAPİ

Mezoterapi; ilk olarak 1952 yılında Dr. Michel Pistor tarafından uygulanan estetik amaçlı tıbbi bir işlemdir. Vitamin, mineral, aminoasit, enzim ve ilaçların orta deri tabakasına verilmesi işlemidir. Bu işlem sırasında hazırlanan bu karışım 4 ila 6 mm arasındaki ince uçlu iğnelerle direkt hedef dokuya enjekte ederek bölgenin tedavi edilmesi sağlanmaktır. Cilt yenileme,bölgesel zayıflama, selülit, çatlaklar,lekeler, saç tedavisi, spor yaralanmaları, anti-aging, akut ve kronik ağrı ve çeşitli deri hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Mezoterapi uygulaması toplumdaki bireylerin hastalanmaya karşı tedbir almalarına veya hastalandıktan sonra modern tıbbi tedavinin tamamlayıcısı olmak amacıyla hizmet vermektedir.

AKAPUNKTUR

Vücut derisinde bulunan bazı özel alanlara (Akupunktur noktalarına ) akupunktur eğitimi almış bir akupunktur uzmanı tarafından, belirli bir süre iğne, lazer veya ultrason dalgaları uygulayıp uyarma işlemine denir.Akupunktur bu anlamda bir denge tedavisidir. Akupunktur’a göre hastalıklar enerji dengesi bozukluğundan ortaya çıkar ve bu denge tekrar korunduğunda da hastalar iyileşirler.İnsan vücudunun kendi kendini onarım gücü çok yüksektir ve bu gücü harekete geçiren belli uyarı noktaları vardır.İnsan vücudundaki belirli akupunktur noktalarına iğneler sayesinde yapılan uyarılarla organizmanın hemen her yerine ulaşabilecek haberler iletilmektedir. Bu iletişim, akupunktur noktasını oluşturan hücrelerden lokal hücresel uyarıların sinir terminallerine ve son olarak da beyne ulaşır.Beyin de bu uyaranı gerekli organlara ulaştırır ve ilgili organ ve uzuvlardaki enerji dengesi düzelir. Akupunktur uygulaması toplumdaki bireylerin hastalanmaya karşı tedbir almalarına veya hastalandıktan sonra modern tıbbi tedavinin tamamlayıcısı amacıyla hizmet vermektedir.